Özel Güvenlik Şirketleri Görev ve Yetkileri
Özel Güvenlik Şirketleri:
Valiliklerden izin almış olan Özel Güvenlik Şirketleri, kişi – kurum ve kuruluşlara silahlı / silahsız özel güvenlik hizmeti veren ve özel güvenlik görevlilerini istihdam eden ticari tüzel kişiliklerdir. Özel Güvenlik Şirketleri bu hizmetleri gerçekleştirirken kişi ve kurumun aldığı izin büyük önem taşımaktadır.
Devlet üstlenmiş olduğu kamu düzenini tesis etme görevini çeşitli vasıtalarla yerine getirmekte, kamu düzeninin sağlanması için gerektiğinde kamu gücü kullanmaktadır.
Devlet, kamu gücünü idari teşkilat için yer alan kolluk teşkilatı marifetiyle kullanmaktadır. Ancak toplumsal hayattaki gelişmeler güvenlik açısından duyulan ihtiyacın artmasına neden olmuş ve Devletin kolluk marifetiyle bu hizmeti karşılamasında çeşitli güçlükler ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu nedenle, genel idarî kolluğa yardımcı ve tamamlayıcı nitelikte özel güvenlik sistemi oluşturulmak ihtiyacı hâsıl olmuştur.
Bu çerçevede, 2004 tarih ve 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun ve bu Kanun uyarınca İçişleri Bakanlığınca çıkarılan Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanunun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelikle özel güvenlik hizmeti sunulabilmesinin ve bundan yararlanmanın yolu açılmıştır.
Özel Güvenlik
Kamu düzeninin sağlanması, gerektiğinde temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması şeklinde kamu gücünün kullanmasını gerektirmektedir. Bu nedenle kolluk teşkilâtı “idare” içinde yer alır. Kolluk yetkileri kural olarak devlet adına, kanunun öngördüğü durumlarda da diğer kamu tüzel kişileri adına kullanılır. Kolluk yetkileri kullanan kamu tüzel kişileri dışındaki tüzel ve gerçek kişilerin güvenliğini devlet sağlar.
Toplumdaki gelişmeler neticesinde, yeni güvenlik ihtiyaçları ortaya çıkmış, bu ihtiyaçları devletin karşılaması önemli harcamalara sebep olmaya başlamıştır. Bu nedenle genel idari kolluğa yardımcı ve tamamlayıcı nitelikte “özel güvenlik” hizmetlerinin yerine getirilmesi kanunla öngörülmüştür.
Bu husus 2004 tarih ve 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun ve bu kanun uyarınca İçişleri Bakanlığınca çıkarılan Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanunun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik (RG.7.10.2004- 25606) ile düzenlenmiştir
Özel güvenlik hizmetine ilişkin temel özellikler şunlardır:
- Tamamlayıcılık özelliği: Özel güvenlik, genel kolluğa yardımcı ve tamamlayıcı olarak görev üstlenmektedir. Nitekim Kanunun 1. maddesinde “Bu Kanunun amacı, kamu güvenliğini tamamlayıcı mahiyetteki özel güvenlik hizmetlerinin yerine getirilmesine ilişkin esas ve usûlleri belirlemektir” denilmektedir.
- İzne tabi olması: Özel güvenlik teşkilâtı kurulması ve hizmetin sunulması izne tabidir. Bu husus Kanunun 2. maddesinde “Bu Kanun, özel güvenlik izninin verilmesine, bu hizmeti yerine getirecek kişi ve kuruluşların ruhsatlandırılmasına ve denetlenmesine ilişkin hususları kapsar.” denilerek açıklanmaktadır. Nitekim Kanunun 3. maddesine göre kişilerin silahlı personel tarafından korunması, kurum ve kuruluşlar bünyesinde özel güvenlik birimi kurulması veya güvenlik hizmetinin şirketlere gördürülmesi özel güvenlik komisyonunun kararı üzerine valinin iznine bağlıdır.
- Özel güvenlik şirketleri eliyle sunulabilme: Kanunun 3. ve 5. maddelerine göre özel güvenlik hizmetleri “özel güvenlik şirketleri eliyle” sunulabilecektir. Şirketlerin özel güvenlik alanında faaliyette bulunması İçişleri Bakanlığının iznine tâbidir (m. 5). Kanunun 5. maddesinde özel güvenlik şirketlerinin kurulması ve denetlenmesi konuları düzenlenmiştir. • Özel güvenlik görevlisi istihdamı: Özel güvenlik hizmetleri, devlete ait güvenlik personeli dışında, özel güvenlik personeli istihdamı şeklinde gerçekleşmektedir.
Özel güvenlik hizmetlerinden yararlanmak istenildiğinde, 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun (m. 3) ve Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanunun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik (m. 7) hükümlerine göre, bu hizmet üç değişik şekilde sunulabilmektedir:
a) Özel güvenlik görevlisi istihdam etmek.
b) Özel güvenlik teşkilatı kurmak.
c) Özel güvenlik şirketinden yararlanmak
Öncelikle belirtmek gerekir ki özel güvenlik görevlisi istihdam etme, gerçek kişiler için söz konusu olabilmektedir. Özel güvenlik teşkilatı kurma ya da özel güvenlik şirketinden yararlanma ise kurum ya da kuruluşlar için söz konusu olacaktır.
Özel Güvenlik Şirketinden Yararlanma Usulü
Özel güvenlik hizmetlerinden yararlanma usullerinden sonuncusu ise “özel güvenlik şirketi” ile sözleşme yaparak özel güvenlik hizmeti satın almadır. Hem kamu kurum veya kuruluşları hem de özel hukuk tüzel kişileri özel güvenlik şirketinden özel güvenlik hizmeti satın alma yolunu da seçebilirler.
Özel güvenlik şirketi: Yönetmeliğin 4. maddesinde özel güvenlik şirketi, “Türk Ticaret Kanunu’na göre kurulan ve üçüncü kişilere koruma ve güvenlik hizmeti veren şirketler” olarak tanımlanmaktadır.
Kanunun 5. maddesinde de özel güvenlik şirketinin “faaliyet alanının münhasıran koruma ve güvenlik hizmeti olması zorunludur” denilmektedir. Kanunun 5. maddesinden, özel güvenlik şirketlerinin şube de açabilecekleri anlaşılmaktadır. Şubelerin faaliyet alanının da münhasıran koruma ve güvenlik hizmeti olması zorunludur.
Konuya ilişkin İçişleri Bakanlığının 2005/42 sayılı genelgesinde mağaza, büro gibi koruma ve güvenlik amacı dışında faaliyet gösteren yerlerde şube açılmasının Kanunun 5. maddesine aykırı olacağı ifade edilmiştir.
Bu düzenlemeler topluca değerlendirildiğinde, özel güvenlik hizmetlerinin, bu alanda uzmanlaşmış güvenlik şirketleri tarafından yerine getirilmesinin amaçlandığı söylenebilir.
Kanunun 14. maddesinde, “yeterli bina, araç, gereç ve personel bulunması şartıyla özel güvenlik yenileme eğitimi, valiliğin izniyle güvenlik hizmetinin sağlandığı yerde verilebilir” hükmü yer almaktadır. Bu hükümden özel güvenlik hizmeti sunan şirketlerin, kanundaki şartları taşımak kaydıyla özel güvenlik eğitimi de verebileceği anlaşılmaktadır.
Belirtmek gerekir ki özel güvenlik şirketinin, özel güvenlik eğitimi için de ayrıca Bakanlıktan izin alması gerekmektedir (m.14)
Özel Güvenlik Şirketinin Hukuki Statüsü
Yönetmeliğin 4. maddesinde, özel güvenlik şirketi, “Türk Ticaret Kanunu’na göre kurulan ve üçüncü kişilere koruma ve güvenlik hizmeti veren şirket” olarak tanımlanmaktadır.
Kanunun 5. maddesinde de özel güvenlik şirketine faaliyet izni verilebilmesi için, “şirket hisselerinin nama yazılı olması ve faaliyet alanının münhasıran koruma ve güvenlik hizmeti olması” zorunludur denilmektedir. Bu düzenlemelerden çıkan sonuçları şu şekilde sıralayabiliriz:
• Özel güvenlik şirketinin ve şubelerinin faaliyet konusu münhasıran koruma ve güvenlik hizmeti olmak zorundadır.
• Güvenlik hizmeti sunmak üzere kurulan şirket mutlaka Türk Ticaret Kanununa göre kurulan bir şirket olması gerekmektedir.
• Güvenlik hizmeti sunan şirket “adi ortaklık” şeklinde kurulamaz. Zira iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmelerinden oluşan adi ortaklık (adi şirket), Ticaret Kanununda değil, Borçlar Kanununda (m. 620 vd.) düzenlenmiştir. Bu nedenle güvenlik şirketi, adi şirket olarak kurulamaz.
• Türk Ticaret Kanununun 124. maddesinde şirketler, kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketler olmak üzere beş tür olarak sayılmıştır. Koruma ve güvenlik hizmeti alanında faaliyet gösterecek şirket, bu şirketlerden birisi olarak kurulabilir. Dolayısıyla güvenlik şirketinin 5188 sayılı Kanun ve ilgili yönetmelik hükümlerinde öngörülen şartlar yanında, Ticaret Kanununda öngörülen şartları da taşıması gerekmektedir.
• Ticaret Kanunu çerçevesinde kurulan güvenlik şirketinin hisselerinin “nama yazılı” olma zorunluluğu bulunmaktadır (m. 5). Nama yazılı olması ifadesinin “sermayenin paylara bölünmüş olması” şeklinde anlamak gerekir. Başka bir ifade ile güvenlik hizmeti sunan şirket hisse çıkaracak ise, bu hisseler hamiline değil nama (isme) yazılı olmak zorundadır. Böylece şirketin hissedarlarının kimler olduğu açık şekilde bilinebilecektir.
Zaten 5188 sayılı Kanunun 5. maddesine göre, güvenlik şirketi hisse devri yaptığında bunu bir ay içinde Bakanlığa bildirmek zorundadır. Bu düzenlemeden anlaşılan, kanun koyucu toplum hayatı için önem arz eden güvenlik alanında hizmet sunan şirketlerin ortaklarının belirli olmasını aramaktadır.
Güvenlik Hizmet Sözleşmesi Özel güvenlik şirketinin belirlenmesi:
Yönetmeliğin 10. maddesine göre, özel güvenlik şirketlerinin kişi ve kuruluşlara sağlayacakları koruma ve güvenlik hizmetleri için yazılı sözleşme düzenlenir. Bu sözleşmelerde hizmeti alacak kişi veya kuruluşun adı, adresi, hizmetin kapsamı, personel sayısı, hizmetin süresi ve diğer hususlar belirtilir. 6 3. Ünite – Özel Güvenlik Hizmetlerinin Sunulma Usulleri ve Şartları 43 Görüldüğü üzere ister kamu isterse özel hukuk tüzel kişisi olsun, özel güvenlik şirketi ile bir yazılı sözleşme çerçevesinde güvenlik hizmetinden yararlanabilecektir. Güvenlik hizmeti satın alınacak özel güvenlik şirketinin belirlenmesi bakımından kamu ve özel hukuk tüzel kişileri bakımından bir ayrım yapmak gerekir.
Güvenlik hizmetini bildirim yükümlülüğü:
Kanunun 5. maddesine göre, şirketler tarafından üçüncü kişi, kurum ve kuruluşlara sağlanacak koruma ve güvenlik hizmetleri, hizmetin başladığı gün mesai saati bitimine kadar ilgili valiliğe yazılı olarak bildirilir. Yönetmeliğin 10. maddesine göre, özel güvenlik şirketinden güvenlik hizmeti satın alınması usulünde, hizmet sözleşmesinin bir sureti koruma ve güvenlik hizmetinin başladığı gün mesai saati bitimine kadar ilgili şirket tarafından valiliğe verilir. Buradaki valilik, güvenlik hizmeti satın alan kurumun bulunduğu yer valiliğidir.
Türkiye’de Özel Güvenlik Hizmetleri
Ülkemizde artık kamu kurum ve kuruluşlarında, bankalarda ve diğer şirketlerde, market ve mağazalarda, okullarda ve üniversitelerde, hastanelerde, parklarda ve eğlence mekânlarında basta olmak üzere birçok alanda geçmişte pek rastlanılmayan özel güvenlik görevlileri boy göstermektedir. Özel güvenlik sektörü yasal yapının uygun hale getirilmesi ile birlikte Ülkemizde de hızla büyümeye başlamıştır.
Daha önceleri akla getirilmesi güç olan askerlik şubeleri ve Danıştay gibi pek çok kritik alan artık özel güvenlik şirketlerince korunmaya başlamıştır. Genel kolluk ve özel kolluk ayırımında temel belirleyici ayırım yetki ve görev alanı olmaktadır. Türkiye’de ülke genelinde görevli ve yetkili kılınan güvenlik kuruluşları (polis, jandarma ve sahil güvenlik) genel kolluk olarak adlandırılmakta, görevi ve yetkisi belirli sınırlar içinde kalan ve gücünü kendi özel kuruluş kanunlarından alan güvenlik kuruluşları da (belediye zabıtası, orman korucuları gibi) özel kolluk olarak sınıflandırılmaktadır.
Türkiye’deki güvenlik yapılanması içinde özel güvenlik tamamlayıcı kolluk görevini yerine getirdiği için hem 2495 hem de 5188 sayılı Kanunlardaki düzenleme ile görev ve yetkileri genel kolluk olay yerine gelinceye kadar ve daha sonrasında da genel kolluğa yardımcı olarak sınırlı tutulmuştur.2495 Sayılı Bazı Kurum ve Kuruluşların Korunması ve Güvenliklerinin Sağlanması Hakkında Kanun, 26.06.2004 tarih ve 25504 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun ile yürürlükten kaldırılmıştır.
5188 sayılı kanun ile birlikte özel güvenlik anlayışı yeniden düzenlenmiştir. Bu kanun ile birlikte özel güvenlik hizmetlerinden faydalanmak isteyenlerin Özel Güvenlik şirketlerinden hizmet alma zorunluluğu getirilmiştir. Yasanın bu düzenlemesi 2004 yılından itibaren şirketlerin kurulması ve güvenlik hizmeti almak isteyen kurum ve kuruluşların hatta kişilerin şirketlerden hizmet alınması zorunluluğu kısa sürede özel güvenlik şirketlerinin artmasına neden olmuştur ancak bu sayının hızla artması güvenlik şirketlerinin faaliyetlerinin denetimlerinde zafiyet yaratmıştır. Bu nedenle güvenlik şirketlerinin denetimlerine ağırlık verilerek daha sık yapılması sonucu ortaya çıkmaktadır.
Faaliyet İzni Almadan Özel Güvenlik Faaliyetinde Bulunmak
Kanunun 680 sayılı KHK’nın 66. maddesi ile değişik “Özel Güvenlik Şirketleri” başlıklı 5. maddesinde; özel güvenlik alanında faaliyette bulunacak olan şirketlerin faaliyet izni alabilmeleri için gereken şartlar ve faaliyet iznini vermeye yetkili mercii düzenlenmiştir. Bu maddede öngörüldüğü şekliyle faaliyet izni almaksızın özel güvenlik faaliyetinde bulunmak suç hâline getirilmiştir.
Bu suçun faili faaliyet izni almadan özel güvenlik faaliyetinde bulunan şirketlerin kurucuları ve yöneticileridir.
Mali Sorumluluk Sigortası Yaptırmadan Özel Güvenlik Görevlisi İstihdam Etmek
Kanunun 19. maddesinin birinci fıkrasının “d” bendine göre, “Bu Kanunun 21’inci maddesinde belirtilen özel güvenlik mali sorumluluk sigortasını yaptırmadan özel güvenlik görevlisi istihdam eden kişi; kurum, kuruluş veya şirketlerin yöneticileri istihdam ettikleri her kişi için yüzelli gün adli para cezası ile cezalandırılır.” Kanunun 19. maddesinin birinci fıkrasının “c” bendine göre, çalışma izni alınmaksızın istihdam edilen özel güvenlik görevlilerinin, silahlı olarak çalıştırılması cezanın artırılmasını gerektiren nitelikli hali oluşturmaktadır.
Bu durumda suç dolayısıyla verilecek cezaya bir kat artırılarak hükmolunur. 1 8. Ünite – Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanunda Öngörülen Yasaklar, Suçlar ve Kabahatler 111 Kanunun 21. maddesinde “Özel Güvenlik Mali Sorumluluk Sigortası” düzenlenmiştir. Buna göre, “Özel hukuk tüzel kişileri ve özel güvenlik şirketleri, istihdam ettikleri özel güvenlik görevlilerinin üçüncü kişilere verecekleri zararların tazmini amacıyla özel güvenlik mali sorumluluk sigortası yaptırmak zorundadır.” Bu yükümlülüğün ihmali ise, Kanunun 19. maddesinin “d” bendi ile suç hâline getirilmiştir.
Bu bentte gerçek ihmali bir suç düzenlenmiştir. Buna göre, mali sorumluluk sigortası yaptırma hususundaki 21. maddeden kaynaklanan yükümlülüğün gereğini yerine getirmeden özel güvenlik görevlisi istihdam edilmesiyle bu suç oluşacaktır.
Bu yükümlülüğü yerine getirmemesi nedeniyle hakkında dava açılabilecek kişiler, yani fail olabilecekler kişi, kurum, kuruluş veya şirketlerin yöneticileri olarak gösterilmiştir. Suçun mağduru ise kural olarak toplumu oluşturan herkestir. Maddede kasten işlenebilen bir suç düzenlenmiştir.
Buna göre, suçun oluşumu bakımından failin, istihdam edilen her bir güvenlik görevlisi için mali sorumluluk sigortası yaptırmakla yükümlü olduğunu bilmesi ve buna rağmen bu yükümlülüğün gereklerine aykırı davranmış olması gerekir. Kanunda, sigortasız istihdam edilen her güvenlik görevlisi için yüzelli gün adli para cezası öngörülmüştür.
Kanunun 20. Maddesinin Birinci Fıkrasının “b” Bendinde Düzenlenen Kabahat
Kanunun 20. maddesinin birinci fıkrasının “b” bendinde; “Diğer kişi, kurum ve kuruluşlara sağlanacak özel güvenlik hizmetini 5’inci maddede belirtilen süre içinde ilgili valiliğe bildirmeyen özel güvenlik şirketlerine her bildirim için üç bin Türk Lirası” idari para cezası verileceği hüküm altına alınmıştır.
Kanunun 5. maddesinin beşinci fıkrasına göre; özel güvenlik şirketleri tarafından üçüncü kişi, kurum ve kuruluşlara sağlanacak koruma ve güvenlik hizmetleri, hizmetin başladığı gün mesai saati bitimine kadar ilgili valiliğe yazılı olarak bildirilir. Söz konusu bildirim yükümlülüğüne uyulmaması, her bildirim açısından bin Türk Lirası idari para cezası verilmesini gerektirmektedir.
Bu düzenleme gereğince hakkında idari para cezası verilecek olan kişi bir tüzel kişiliktir. Zira bildirim yükümlülüğünün ihlali hâlinde idari para cezası özel güvenlik şirketine verilecektir. İdari para cezasının tüzel kişilere uygulanması mümkündür (KK m. 8/1).Böylelikle istihdam edilen her bir kişi göz önünde bulundurulmak suretiyle adli para cezasının gün unsuru kanun tarafından maktu olarak belirlenmiştir.
Bir gün için ödenecek olan miktarı yirmi Türk Lirası ile yüz Türk Lirası arasında hâkim takdir edecek, tespit edilen miktar ile gün sayısı olan yüz ellinin çarpılması suretiyle adli para cezası hesaplanacaktır (TCK m. 52). TCK’nın öngördüğü infaz sisteminde, adli para cezasının ertelenmesi mümkün değildir.